KİŞİSEL BLOG'UMDA YER ALAN TÜM GÖRÜŞLER, HİÇBİR 3. PARTİYE DEĞİL, SADECE BANA AİTTİR.



Dublin'de ilk 2 haftam

2 bel çıkaran cins bavul, omuz çıkaran cins bir el bagajı, ve 21 inch iMac'imle havalanındaydım. Gözlerimdeki yanma hissi Dublin'e inerken özgürlüğün yüzüme çarpmış olmasındandı..

25 kilo fazla bagajımla, kucağımda bilgisayarım ve omzumda cantamla bindiğim uçak bir pazar sabahı sultanahmet otobusu gibiydi. Bikaç esmer, sarışın yabancı, bikaç türk, gerisi bomboş :)

Girişte Garda adlı polis teşkilatının görevlisi çalışma iznimi görmek istedi. Beni göçmen olarak kaydetti, resmimi çekti, ve zaten yapacağım gibi 1 ay içersinde Garda'ya gidip ülkede kalış süremi uzatma başvurusu yapmamı buyurdu.

Omzum tekrar çıkarak bavullara gittim, ordan da hoop taksi durağına. Taksi kısmı beni cidden yordu :) "So yu vook in gıyguul?" "Sorry?" "Gıyguuul!" "Ah yes, starting 14th May.." "So yul hev krak deya" "sorry?" "Kraaak, fon, fon!?" "phone?" "Krak miynz fon! İncoy!" "ah fun! yes yes! it seems so!" "So yur fram taaki?" "sorry?" "veyu fram taaki?" "ah Im from istanbul, turkey yes..".. :)) 2 hafta kalacağım misafirhane Pembroke Hall'a vardigimizda hava muhteşemdi..



Uzun sure etrafta ingilizce konuşan insanları turist olarak algıladım. Milano'da kaldigim bir seneden bana böyle bir izin kalmiş oldugunun buraya gelene kadar farkında değildim. Yolda karşılaştığım 2 italyanla konuşurken kendimi bi an evde hissettim! Biz Milanodaydik da ingilizce konuşanlar cidden turistti..



Bi öğlen, yukardaki Grand Canal'ın (İtalyanlar'ın Grande Canale'sinin karikatürü bu) yanından yürüyerek Google ofisine gittim. Noogler* yaka kartimi alip iceri girdim. Türk ekibiyle tanıştım, önceden tanidiklarimla özlem giderdim. Hep beraber yemek yedik. Adwords ofisi açık ofis. Uzunlamasına masalar ve yanyana belli aralıklarla yerleştirilmiş bilgisayarlar var. Gelişmekte olan pazarlar ekipleriyle karışık düzen oturuluyo.

İlk gunler odamda kurdugum bilgisayarimin basinda ev arayip o evleri gormeye giderek harciyodum zamanimin cogunu. Ve degdi de! Evimi o anda bilgisayarin basinda oldugum icin emlak websitesine dustugu anda aradigim ev sahibinden tuttum! Ev gercekten cok dusesti, ilk gordugumde karar veremedim, ama ikinci sefer de ilk ok'leme hakkini saolsun bana verdi ev sahibim sevgili yaşlı, titreyen kafalı, Turkiye'deki durumlardan haberdar, kulturlu ve anladigim kadarıyla guvenilir Paul Amca :) Evim ofisin sokaginin bitimindeki site icinde. Cok kullanisli biyerde. Zaten ofis de sehre yakin oldugu icin bi tasla kus oldu.. Haftaya Salı evi teslim alcam, ve temizlik yapcam, Cars-Pers-Cuma yerlesip eksiklerimi tamamlıyo olurum. Ve boylece evimi bulmus ve yerlesmis sekilde ise baslayan sayılı Nooglerlardan olcam :)) (hatta is baslamadan evvelki cuma gunu 'dublinde nası ev bulunur' konulu bi seminere katılcam! :D )

İlk gunlerde biraz irlanda gastesi okudum, bi fikrim olsun diye. Guiness birasının az alkollu yeni bi versiyonu çıkmıs. Catherine Zeta Jones ve kocasinin dugun resimleriyle ilgili bi sorunlar varmış. Ve kilo vermek icin (bunlar "yaza girerken.." diye bi baslik atamıyolar tabi girmedikleri icin!) ceşitli tüyolar var..Yani pek bi orjinallik yok :) Genel olarak sehirde bi emlak ve mortgage manyakligi var o kadar.

Bugune kadar hala cozemedigim bi durum var, o da kasiyerler ya da girdigin magazada çalışanlar sana "how are you?" diyo. Ama baya bi hızlı, yani "hayyu" gibi bisey diyo, ve acaba "fine thanks and yourself?" mi demeliyim yoksa direk ne istiyosam konuya mı grimeliyim henuz cıkaramadim :))

Yeni yeni azcık alıstığım bi olay da trafigin tersten akıyo olması! Karşıdan karşıya gecerken cok daraltıcı oluyo, icgudusel olarak baktıgın yon hep yanlis cikiyo! Mesela bi yolda yururken otobus de gelirse hem binerim diye dusunursen yaniliyosun cunku yurudugun yonde giden otobus yolun diger tarafında! senin taraftakiler aksi yone gidiyo filan..

Bi de çok komik her yerde "Ramps" diye tabelalar var, rampadan kasıtları da çoğu kez yoldaki hafiiiiif dalgalanmalar.. Cok guluyorum. Bazen gozlerim tabeladan sonra rampa arıyo, bi turlu anlayamıyorum nerde :)) Bizim yokuşları bilmiolar tabi..

1 yorum:

Yusuf Murad Dişli dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.