KİŞİSEL BLOG'UMDA YER ALAN TÜM GÖRÜŞLER, HİÇBİR 3. PARTİYE DEĞİL, SADECE BANA AİTTİR.



Sallapati Duffy

Dün yine binicilik dersime gittim Kill köyüne. Hava harikaydı.





Otobüs durağından Kill Equestrian Centre arası yol yürüyerek dersten önce 10dk, dersten sonra ise 15dk sürüyo..



Bu benim Sallapati Duffy. Sallapati çünkü ben nereye istersem değil, benim dışımda gördüğü hangi insan ya da ata gitmek isterse ona doğru gidiyo. Mesela sola dönmesini istiyorum. Sol yuları çekiyorum, kafası sola dönüyo mecburen, ama bedeni inatla sağa sağa gitmeye devam ediyo! Çünkü eğitmenim sağda, ona gidesi var.



Bu da at gardrobu.



Bu derste bana hocamın yanında 11 yaşındaki Emma da eşlik etti. Emma'yı da yavaştan yetiştiriyolarmış. Hocam oturduğu yerden bana direktifler verdi, Emma da atla ve benle birlikte turlayıp durdu. 6 senedir ata biniyomuş. Duffy'i kutusundan çıkarıp maneje getirmeme de o yardımcı oldu. Yanyana yürürken şöyle aşağı bel seviyeme doğru bakıp da "Emma bugun ne yapcaz?" diye sormak bi garip oldu tabi. Yaşımdan başımdan utandım bi an. Ama dersin sonunda Emma dedi ki, üçüncü dersinde benim gibi "trotting" yapan bugüne kadar hiç görmemiş hayatında. Acaba boşuna gururlanmasam mı? Çocuk daha 11 yaşında, ne kadar uzun hayatı oldu ki daha dimi.

İrlandalı'ların saçları neden kızıl?

Burda her taksiye binişim ayrı bi anı.. kimi pat diye türkçe konuşup şaşırtıyo, kimi hiç susmadan konuşup bayıyo, kimi beni ısrarla Fransız ya da İspanyol zannedip güldürüyo.. Bugünkü kızıl saçlı İrlandalı taksi şöförü ise bize İrlandalıların neden kızıl saçlı olduğunu açıklayarak koparttı: "It's raining everyday, it's damn rust!"

Sabah vakti otobüs durağının tepesinden 2 sarhoş ayak sarkar mı? Dublin'de sarkar.

Burda eskisinden daha da çok şükrediyorum herşeye. Herhangi bişeyden memnun olmadığım her an aklımda şu cümle anında "bold" oluyo: "En büyük derdim bu olsun." En büyük dertlerimiz ne mi? Sormayın saymakla bitmez. Bi kere her güzel yemege keçi peyniri tıkıştırıyolar, insan beyaz peynir, tulum peyniri, çökelek arıyo tabi. Sonraaa, kahve makinasındaki süt hep bitiyo, mocha'mızı alamıyoruz. Hem bazen KitKat'ları iki gün üstüste yenilemedikleri oluyo! Her gün başka bi dert.. Mesela ofis koltuklarımız da harika değil. Belimi ağrıtıyolardı. Söyledim. Allahtan pazartesi günü yerimde ergonomik ölçüm yapmaya gelcekler, ve uygun sandalye vercekler. Allah çözümsüz dert vermesin dimi.

Burda Alman bi akadaşım var, benden 1 yaş küçük Christina. Birkaç gündür ciddi hasta. Böbrekleri iltahaplanmış. Birkaç gün 39-40 ateşle yattı. Doktor da bunu normal karşıladı. Hastaneye sevk filan yazmayınca ben de "bende kalıyosun" dedim. Bu gece ateşi daha düşüktü, ilaçlar etkisini ancak bikaç gün sonra göstermeye başladı. Ama tabi gece uyumadan hemen evveline kadar düşünemediğim bir ayrıntı vardı. Benim evin gürültülü olması! Evim yolun hemen üstünde olduğu için gece yollara dökülen bütün çöp kamyonlarının tırların gürültüsü benim evin içinde. Ben tabi bu sesleri sadece uyuyana kadar duyuyorum, uykuya daldıktan sonra pireler napıyo bilmiyorum.. Ama Christina hic uyuyup dinlenemicek diye baya üzüldüm. Ama sabah bana anlattığı şey, kamyonların gürültüsünden çok sarhoş insanların bağırıp çağırmasının onu daha çok uyandırdığıydı. O bağıran insanlar da nedense hep ordalarmış. Ses bi türlü uzaklaşmamış. Sebebini bazı şeyleri almaya şehir merkezine gitmek için evimin hemen karşısındaki otobüs durağına yürürken farkettim. Ve hemen resmettim.





Bu iki saçma resme yakından bakarsanız, birinde otobüs durağının arkasındaki evin bahçesinde yatay şekilde sandalyede (dikkat edin sandalye de yerde yatay duruyo) oturduğunu zanneden sarhoş bir irlandalı, diğerinde de durağın üstünde oturmuş bira içmeye devam eden 3 sarhoş irlandalı'dan birinin aşağı uzattığı ayaklarını göreceksiniz. Ayaklarını uzatan, ben durakta beklerken kafayı da uzatıp bana merhaba demeyi eksik etmedi. Nasıl düşmedi bilmiyorum. Sabahın 4ünden beri orda evimin tam karşısında gürültü yapanlar bunlarmış meğer. Ben bu fotoğrafları çekerken saat sabah 11'di. Yani özet olarak: Allah Irlanda'da kimseyi doktorların eline düşürmesin.

Ata binmeyi öğreniyorum

Bir pazar sabahı yapılabilecek en güzel şeyi buldum:



Onlar da insan gibi hissediyorlar, dinliyorlar.. ve gaz çıkarıyorlar! Dörtnala koştururken insanın dikkati dağılıyo, mübarek 1,5 dakka sürüyo..