KİŞİSEL BLOG'UMDA YER ALAN TÜM GÖRÜŞLER, HİÇBİR 3. PARTİYE DEĞİL, SADECE BANA AİTTİR.



Şen Perşembe ve Güneşli Cumartesi

İşte bu Perşembe Yunan yemeği vardı. Yunan yemeği ne demek? "Dolma", "Cacıki", "imambayildi" filan. Yemegimi yedim. Yaprak sarmalardan da akşama yerim diye biraz cacıkla (bildiğimiz haydari) yanıma aldım. Ofisdeki komşum Yunan Alex ile masamdaki dolmalardan bahsettik. Bunlar etli dolmaya "Dolma", zeytinyağlu dolmaya "Dolma Yalanci" diyolarmış. Bunu konuştuk güldük filan. Çalışmaya başladım. Istanbul'dan bi arkadaşım bana bir mesaj attı. Mesaj şöyleydi: "Yemekte ne vardı, yok yani, canın çektiyse zeytinyağlı yaprak sarma göndereyim diyecektim". Sadece beyinlerin değil gözlerin de inanamaması için resmi de buyrun:



Akşam da "Riverdance" şovuna gittik. Çok güzeldi. İrlandalıları bi kere daha çok sevdim. Gözlerimin hep Muppet Show'daki Statler ve Waldorf'u aradığı, kırmızı balkonları olan yıllanmış Gaiety Theatre'da bulunmak çok hoştu. İrlanda dansıyla Flamenkoyu birleştiren kadını izlerken kendimi çok çirkin hissettim. Muhteşem dansediyodu.



Bu sabah da Grafton Street'te kahvaltı ettik arkadaşlarımla. Güneşli ve çok keyifli bir sabahtı. Kahvaltılar tabi oyle peynir-zeytinli, söğüş domatesli değil.. Yanında illa tereyağla servis edilen hamur işlerinden ibaret. Tabi "Irish Breakfast" isteyenlere kızarmış "bacon"lı, mantarlı, sosisli ve kanlı pirinç köftesi diyebileceğimiz "black pudding"li bi kahvaltı da geliyo. Aslında o akşam yemeği de bunlar saf temiz insanlar ya, haberleri yok. Yanında English Breakfast Tea'mle kahvaltım şöyle görünüyodu:



E, ben de şöyle görünüyodum:



Oturduğumuz yerden aşağıda her gün işini yapan tangocuyu seyrettik. Dansettiği kadına dikkatli bakın. Süngerden çünkü.



Şovuna bi başladı mı etrafında hemen bi kalabalık birikiveriyo, yerdeki şapkasında çil paraların birikiverdiği gibi. Biz kaç saat seyrettik, gördük, şapka doldukça yolun diğer tarafındaki siyah çantasına boca ediyo, ve aynı işlemi tüm gün tekrar ediyo. Saatlerce seyrettik dedim ya, müzik de hiç değişmiyo, onu da gördük.



Bi de burda yoğun saatleri tahmin edip gelebilen, caddenin en işine yarayacak yerinde durabilen ayaklı ve yürüryebilen reklam tabelası direkleri var. Bu dönemsel pazarlama harikaları aynı zamanda belediyeye kira ödemek zorunda kalmadan işlerini hallettikleri için bir alkışı hakediyolar. Hele hele bi tanesinin rekabetten ötürü farklılaşma çabası ayakta alkışlanmalı.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Irlandali bu saflarin arasinda birkac akilli kahvaltinin ne oldugunu kesfetmisler. Bizim bildigimiz kahvaltiya yakin bir kahvalti icin bir cumartesi heuston istasyonundan 24 euro para verip waterford trenine binip iki saat yol gidip waterfordda ineceksin. Istasyonda indikten ten sonra kopruden karsiya gecip tramore sahiline goturecek otobuslere bineceksin yada bir taksi tutup tramore sahiline gideceksin. orda khalidin yerini sor ve kahvalti ozlemini gider.

irlandada kolay gele sana

SENA dedi ki...

A süper! Bunu en kısa zamanda yapıcam, çok teşekkür ederim!

Adsız dedi ki...

reklam panoları ilginç olmuş cidden bu tarzda baska ornekler varsa bekliyoruz...

Ruh Gardiyanı dedi ki...

Güzelmiş :) Türkiye'den sevgiler Sena.