KİŞİSEL BLOG'UMDA YER ALAN TÜM GÖRÜŞLER, HİÇBİR 3. PARTİYE DEĞİL, SADECE BANA AİTTİR.



Sabah vakti otobüs durağının tepesinden 2 sarhoş ayak sarkar mı? Dublin'de sarkar.

Burda eskisinden daha da çok şükrediyorum herşeye. Herhangi bişeyden memnun olmadığım her an aklımda şu cümle anında "bold" oluyo: "En büyük derdim bu olsun." En büyük dertlerimiz ne mi? Sormayın saymakla bitmez. Bi kere her güzel yemege keçi peyniri tıkıştırıyolar, insan beyaz peynir, tulum peyniri, çökelek arıyo tabi. Sonraaa, kahve makinasındaki süt hep bitiyo, mocha'mızı alamıyoruz. Hem bazen KitKat'ları iki gün üstüste yenilemedikleri oluyo! Her gün başka bi dert.. Mesela ofis koltuklarımız da harika değil. Belimi ağrıtıyolardı. Söyledim. Allahtan pazartesi günü yerimde ergonomik ölçüm yapmaya gelcekler, ve uygun sandalye vercekler. Allah çözümsüz dert vermesin dimi.

Burda Alman bi akadaşım var, benden 1 yaş küçük Christina. Birkaç gündür ciddi hasta. Böbrekleri iltahaplanmış. Birkaç gün 39-40 ateşle yattı. Doktor da bunu normal karşıladı. Hastaneye sevk filan yazmayınca ben de "bende kalıyosun" dedim. Bu gece ateşi daha düşüktü, ilaçlar etkisini ancak bikaç gün sonra göstermeye başladı. Ama tabi gece uyumadan hemen evveline kadar düşünemediğim bir ayrıntı vardı. Benim evin gürültülü olması! Evim yolun hemen üstünde olduğu için gece yollara dökülen bütün çöp kamyonlarının tırların gürültüsü benim evin içinde. Ben tabi bu sesleri sadece uyuyana kadar duyuyorum, uykuya daldıktan sonra pireler napıyo bilmiyorum.. Ama Christina hic uyuyup dinlenemicek diye baya üzüldüm. Ama sabah bana anlattığı şey, kamyonların gürültüsünden çok sarhoş insanların bağırıp çağırmasının onu daha çok uyandırdığıydı. O bağıran insanlar da nedense hep ordalarmış. Ses bi türlü uzaklaşmamış. Sebebini bazı şeyleri almaya şehir merkezine gitmek için evimin hemen karşısındaki otobüs durağına yürürken farkettim. Ve hemen resmettim.





Bu iki saçma resme yakından bakarsanız, birinde otobüs durağının arkasındaki evin bahçesinde yatay şekilde sandalyede (dikkat edin sandalye de yerde yatay duruyo) oturduğunu zanneden sarhoş bir irlandalı, diğerinde de durağın üstünde oturmuş bira içmeye devam eden 3 sarhoş irlandalı'dan birinin aşağı uzattığı ayaklarını göreceksiniz. Ayaklarını uzatan, ben durakta beklerken kafayı da uzatıp bana merhaba demeyi eksik etmedi. Nasıl düşmedi bilmiyorum. Sabahın 4ünden beri orda evimin tam karşısında gürültü yapanlar bunlarmış meğer. Ben bu fotoğrafları çekerken saat sabah 11'di. Yani özet olarak: Allah Irlanda'da kimseyi doktorların eline düşürmesin.

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Senacım selam, blog fikrin super bence.Ozellikle bu yazında koptum fotolar da harika :)Yeni yazılarını bekliyor olacagım.Opuyorum.
derva

Adsız dedi ki...

Selam... Gerçekten çok matrak olaylar geçmiş başından.Bu sayfaları başka bir şey ararken tesadüf eseri buldum.Güzel bir blog olmuş eline sağlık.İrlandalıların saçları neden kızıl kısmına koptum, taksici sanırım iyice bıkmış adamcağız :)